21 Ocak 2013 Pazartesi

-Başlıksız-


                Sonra ben dönüp dolaşıp çocukluğuma geri döndüm. Belki de bugüne kadar hep dönmek istediğim yere… Ben hep babamın öldüğü yaşta kaldım. Anılarımdan uzak kalamadım nihayetinde. Buraya dönmekle babama geri dönmüş oldum ben, çocukluğuma… Aradığım şey çocukluğumdaki mutlu günlerim mi? Babam olmadan bu nasıl mümkün olabilir!? Eski güzel günler…
                Yeni bir sayfa, yeni sayfalar açsak da hayatlarımızda eski sayfaları karıştırmaktan da geri durmuyoruz, duramıyoruz çoğu zaman. Neden yapıyoruz bunu? Alışkanlık mı? Geçmişe bakıp yaptıklarımızı, yaşadıklarımızı analiz etmek; tekrar aynı hatalara düşmemek için mi? Belki de sadece özlüyoruz, geçmişimizi…
                Geçmişi istiyoruz... Gelecek bize umut vaat etmiyor çünkü. Bugün mutsuzuz çünkü. Dün yanımızda olan sevdiklerimiz bugün yok. Yalnızız çünkü… Gelen gidenin yerini doldurmuyor, hep bir boşluk… Boşluklarımızı anılarımızla doldurmaya çalışıyoruz belki de…
          “Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü
Kör oldum.” diyor şair, kör ediyor beni…
Yaşadığımız zorluklar bizi olgunlaştırsa da bir yanımız çocuk kalıyor hep… Bir gün biri çıkıp gelecek ve babamızın bıraktığı yerden büyütecek bizi. Bekliyoruz… Belki de hiç gelmeyecek olanı…
Cizre… Her bucağın babam kokuyor. 

PİRİNÇ

      İçeri girdiğimde soba yanıyordu usul usul. Loş odanın ölgün aydınlığında, fırlayarak, her tarafı yakıp kül etmek için çıldıran azgın, ...