Sonra
ben dönüp dolaşıp çocukluğuma geri döndüm. Belki de bugüne kadar hep dönmek
istediğim yere… Ben hep babamın öldüğü yaşta kaldım. Anılarımdan uzak kalamadım
nihayetinde. Buraya dönmekle babama geri dönmüş oldum ben, çocukluğuma…
Aradığım şey çocukluğumdaki mutlu günlerim mi? Babam olmadan bu nasıl mümkün
olabilir!? Eski güzel günler…
Yeni
bir sayfa, yeni sayfalar açsak da hayatlarımızda eski sayfaları karıştırmaktan
da geri durmuyoruz, duramıyoruz çoğu zaman. Neden yapıyoruz bunu? Alışkanlık
mı? Geçmişe bakıp yaptıklarımızı, yaşadıklarımızı analiz etmek; tekrar aynı
hatalara düşmemek için mi? Belki de sadece özlüyoruz, geçmişimizi…
Geçmişi
istiyoruz... Gelecek bize umut vaat etmiyor çünkü. Bugün mutsuzuz çünkü. Dün
yanımızda olan sevdiklerimiz bugün yok. Yalnızız çünkü… Gelen gidenin yerini
doldurmuyor, hep bir boşluk… Boşluklarımızı anılarımızla doldurmaya çalışıyoruz
belki de…
“Sizin
hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü
Kör oldum.” diyor şair, kör
ediyor beni…
Yaşadığımız zorluklar bizi olgunlaştırsa
da bir yanımız çocuk kalıyor hep… Bir gün biri çıkıp gelecek ve babamızın
bıraktığı yerden büyütecek bizi. Bekliyoruz… Belki de hiç gelmeyecek olanı…
Cizre… Her bucağın babam
kokuyor.